Isınan Havalara İnat ‘Kahvesiz Olmaz’
Bedenimiz ve Suyun İlişkisi
Vücudumuzun %55-65 kadarını su oluşturuyor. Vücut fonksiyonlarımız, kas dokusunun hareket kabiliyeti ve hatta beynin çalışma oranı su ile ilişkili.
Su tüketimi azaldığında ise dehidrasyon
( su kaybı) ile birlikte ciltte kırışıklık, düşük tansiyon, kan dolaşımında azalma ve neticede bayılma riski söz konusu.
İleri vakalarda bağırsakların çalışma şekli su kaybına bağlı olarak aksamakta ve vücuttaki toksinler böbreklerden yeterince atılamadığında, böbrek yetmezliği gelişebilmektedir.
Ortam sıcaklığı da dikkate alınırsa vücut suyunun sadece % 10’luk kaybı, hayati organların işlevini bozmakta ayrıca, kas spazmına sebep olabilmektedir. Özetle; 70-80 kg bir birey için günde 3-5 lt su tüketilmesi gerekmektedir.
Peki.. Bu konunun ‘kahve tüketimi’ ile alakası nedir?
Geçmiş yazılarımızda, kafein içeren kahve, çikolata, çay ve hatta sodalı bazı içecekler tüketildiğinde santral sinir sisteminin aktive olarak vücutta adrenalin ve dopamin salınmasına sebep olduğunu yazmıştık… Düzenli kafein kullanımı bağımlılık yapabilir!
Araştırmalar günce 4 fincan ( 800 ml) kahve tüketimi sonucu vücuttaki su kaybının belirgin olmadığını ifade ediyorlar.
Ancak üst üste, arada zaman bırakılmaksızın tüketildiğinde anksiyete (endişe/kaygı), halsizlik, baş ağrısı ve yüksek tansiyon görülebilir.
Ayrıca, kafein diüretik ( tıpta idrar söktürücü olarak geçer) etkiye sahiptir. Bu ‘böbreklerin’ daha sık çalışması anlamına gelir ve böbrekte daha fazla üre üretimi gerçekleşir.
Kafeinin uzun vadeli tüketiminde vücudun ürinasyon kapasitesi düşer. Yani, böbrekler daha az çalışır ve idarara çıkma sıklığı düşer. Bu durum, vücutta toksin birikimine sebebiyet vereceğinden, tüketilen her fincan kahveye karşılık olarak, vücuttaki ‘su kaybının’ kompanse edilmesi için ortalama 1 veya miktara göre 2 bardak su içilmelidir.